FİYAT
FARKI BEKLENTİSİ SÜRÜYOR
A) 30 Kasım 2018 tarihinde meclise
sunulan kanun teklifine göre 30 Haziran 2018 tarihinden öncesi ihalesi yapılan
işlere ilişkin yüklenicilere tasfiye ve devir hakkı tanınması öngörülmüştür.
Teklifi olumlu bulmakla birlikle sektörün fiyat farkı beklentisini karşılamaması
ve içeriğindeki bazı muğlak ifadeler nedeniyle uygulamada sıkıntılar yaşanması
muhtemel olmasından ötürü yeniden gözden geçirilmesi uygun olacaktır.
B) Ülkemizde yaz aylarında finansal
piyasalarda yaşanan dalgalanmalar nedeniyle kur
, faizler ve enflasyonda öngörülemeyen artışlar yaşanmıştır. Bu dönemde
işini durdurmayan ki süreli işler olması nedeniyle böyle bir imkanı olmayan
yükleniciler fahiş fiyattan mal almış , %40 lardan banka faizi ödemiş ancak
ülkenin ekonomisine ve devletine olan inancından dolayı taahhütlerini yerine
getirmişlerdir. Şimdi sadece tasfiye hakkı verilirse bu zarara katlanmış
yükleniciler kaderlerine terkedilmiş olacaktır. Bu hususun önemli olduğu ve
teklif yasalaşmadan komisyonda düzeltilmesi gereği sektör açısından elzemdir.
TASFİYE
KARARNAMESİNDEKİ BELİRSİZLİKLER GİDERİLMELİ
A) Bir diğer husus ise kanun
teklifinin içeriğinde tasfiye ve devir hakkının idarenin onayına bırakılması
hususudur. Kanun koyucu ön görülmeyen maliyet artışlarından dolayı bir
düzenlemeye giderken , işin uygulamasında idarelere bu denli büyük bir takdir
hakkı vermesi , kanun teklifinin gerekçesiyle bağdaşmayıp , idarelerle
yüklenicileri karşı karşıya getirme riski taşımaktadır. Kanun amacına uygun ve
net bir şekilde çıkmalı böylece yüklenicilerle idareler arasındaki doğması
muhtemel hilaflar önlenmelidir.
B) Tabi bu kanun teklifi yasalaşana
kadar süresi yetmediği için taahhüdünü yerine getirememiş duruma düşen
yükleniciler olmuştur. Teminatları irat kaydedilmiş ve ihale yasaklısı durumuna
düşmüşlerdir. Madem ki böyle olağanüstü durum hasıl oldu bu yüklenicilerin
teminatları iade edilmeli , merkez bankası nezdindeki sicilleri düzeltilmeli ve
ihale yasakları kaldırılmalıdır. Yine aynı durum da olup şok dalgasının
geçmesini bekleyenlere süre uzatımı verilmeli , varsa kesilen gecikme cezaları
iade edilmelidir. Böylece mağduriyetler bir nebze olsun azalacaktır.
C) Yine kanun teklifinde belirtilen
yüklenicilerin tasfiye anına kadar ki alacakları belirlenirken özellikle
anahtar teslim götürü bedel işlerde pursantajlar doğru belirlenmeli ,
yüklenicilere bir miktar kar hakkı tanınmalıdır. Şöyle ki kaba inşaatı
tamamlamış bir yüklenici hiç kar etmeyip ince işlerden kar beklentisi olacakken
tasfiye nedeniyle bu kardan mahrum kalacaktır. Bu hususa da bir düzenleme
getirilmesi yüklenici ve idare barışı açısından uygun olacaktır.
D) Son olarak tasfiyenin olağan
dışı durumlardan kaynaklanan bir olgu olduğu ve bu hususta yüklenicinin bir
kabahati olmadığı açık bir şekilde belirtilmelidir. Yarın bankaların , kamu
kurum kuruluşlarının yada diğer paydaşların kanundan doğan yasal haklarını
kullanacak yüklenicilere olumsuz bakış açısına sahip olmaması şimdiden temin
edilmelidir. Örneğin bir banka yükleniciye sen işini tasfiye etmişsin
diyememelidir. Çünkü sorun yüklenici de değil teklif ettiği fiyatların ekonomik
koşullarda verimsiz hale gelmesinden ibarettir. Özetle tasfiye hakkı firmaların
itibarını zedelememelidir.
HÜSEYİN
ARSLAN AKAMDER
AKAMDER YÖNETİM
KURULU ÜYESİ ADANA
KAMU MÜTEAHHİTLERİ DERNEĞİ