KAMU MÜTEAHHİTLERİNİN SORUNLARI
GİRİŞ
Müteahhit kelime
anlamı taahhüt eden demektir. Taahhütün kelime
anlamı ise “bir şey yapmayı üstüne alma, üstlenme” olarak ifade edilebir. Buna paralel
olarak Müteahhit’e yeni dilde “üstlenici”, “üstenci”, “yüklenici”
de denilmektedir. Kamunun ihtiyaç duyduğu yatırımları taahhüt eden ve
devlet namına yapan gerçek ve tüzel kişilere ise genel
olarak kamu müteahhiti adı
verilir. Bugün devletin bütçesinin personel giderleri hariç geriye kalan önemli
kısmı kamu müteahhitleri eliyle harcanmakta ve paranın piyasa akışı
sağlanmaktadır. Ülkemiz bu konuda dünya genelinde oldukça ilerleme kaydetmesine
karşın henüz büyük çapta firmaların sayısı az olup , kamu müteahhitlerinin pek
çoğu kobi seviyesindedir. Ancak firmaların
gerek istihdam açısından gerekse ekonomiye katkıları açısından önemleri oldukça
büyüktür. Son yıllarda ülkemizde ve dünyada cereyan eden ekonomik gelişmeler
kamu müteahhitlerini de doğrudan etkilemektedir. Bu raporda
da kamu müteahhitlerinin günümüzde karşılaştığı güncel sorunlara
değinilmiştir.
1.
GENEL EKONOMİK SORUNLAR
Giriş kısmında
da belirtildiği üzere son yıllarda ülkemizde ve dünyada cereyan eden
ekonomik gelişmeler piyasalardaki oynaklığı arttırmış belirli süreler
içerisinde taahhüde giren yüklenicilerin öngörüde bulunmalarını
zorlaştırmıştır. Özellikle döviz kurlarındaki aşırı oynaklık ithal hammadde
veya ürünlerde fiyat istikrarını bozmuştur. Bu durum belirli süreler için
%10-%20 kar marjı ile iş yapan kamu müteahhitlerini zor durumda
bırakmaktadır. Böyle düşük kar marjı ile iş yapan yükleniciler bu
dalgalanmalar karşısında taahhütlerini yerine getirmekte oldukça
zorlanmaktadırlar. Çünkü kamu idarelerinin önemli bir kısmı fiyat farkı vermezken , verenler ise Yİ-ÜFE’den
enflasyon üzerinden hesap yapmaktadır. Maalesef bu durum bile reel maliyet
artışını karşılamaya yetmemektedir. Tüm ham maddesi yerli olmasına karşın
inşaat sektörünün ana kalemlerinden olan inşaat demirinde de ciddi fiyat
artışları olmuştur. Kış ayları gelmesine rağmen yükseliş trendi halen
sürmektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu kalkınma hamlesini sürdürmesi açısından
demir fiyatlarındaki bu spekülatif artışın durulması elzem bir durum
arz etmektedir. Üstelik demir vadeli satılmayan bir üründür.
Kamu müteahhitlerinin yaşadığı
bir diğer sorun ise finansmana erişimdir. Taahhüt edilen rakamların
büyüklükleri göz önünde alındığında firmalarımızın her şeyi öz kaynakları ile
yapmalarını beklemek sağlıklı bir bakış açısı olmayacaktır. Zaman zaman yaşanan
nakit eksikliğinden dolayı hakkediş ödemelerinin emanete alınarak geç
ödenmesi de finansmana ihtiyacı arttırmaktadır. Üstelik
kamu müteahhitleri yaptıkları iş gereği gayrı nakdi kredilere de
ihtiyaç duymaktadırlar. İhalelere katılırken geçici teminat mektubu veya banka
referans mektubu işin ifası sırasında da kesin teminat
mektubu kullanılmaktadır. Geçici ve kesin kabul arasında da mektupların
çözülemediği varsayılırsa firmalar zaman zaman mektup yönünden de sıkıntı
yaşayabilmektedirler. Bankalar nakdi kredi gibi karşılık ayırdıkları için
riski düşük olmasına karşın karlılığı düşük olan gayrı nakdi kredilerde
limitleri yüksek tutmaya sıcak bakmamaktadırlar.
Bu yıl uygulanan
KGF (Kredi Garanti Fonu ) sayesinde finansmana erişimde teminat eksikliği
yaşayan firmalar bir nebze olsun rahatlamışlardır. Bu durumun kalıcı olması
ödemelerini zamanında alamayan firmalar açısından son derece rahatlatıcı
olacaktır. Aksi takdirde işletme sermayelerini bankalara teminat vermek için
gayrı menkul almaya ayıran firmalar nakit sıkıntısı ile karşı karşıya kalmaktadır.
Son dönemde gündeme gelen kamu ihalelerinde de kullanılacağı söylenen kefalet
sigortası en azından gayrı nakdi kredilerde finansmana erişimde
çeşitliliği arttıracaktır. Firmaların bankalar nezdindeki risklerini
azaltacağından bankaların firmalara bakışını
güçlendirecektir. Kamuda alacağı olan müteahhitlerin de bu
alacaklarını teminat olarak gösterebileceği bir model üzerinde çalışma
yapılabilir. Her ne kadar temlik yoluyla kısmen uygulansa da mevzuat eksikliği
ve noter işlemlerinin yüksekliği nedeniyle pahalı ve cazip bir model olmaktan
uzaktır.
2.
MEVZUAATLA İLGİLİ KARŞILAŞILAN SORUNLAR
Bu alanda
karşılaşılan sorunlar genellikle mevzuattan ziyade uygulamadan
kaynaklanmaktadır. Özellikle devletin yürüttüğü eğitim seminerleri sayesinde bu
tür sorunlar azalmakla birlikte devleti teşkil eden yapının büyüklüğü göz önüne
alınırsa bu durumun sona erdiğini söylemek henüz mümkün değildir. Bazen bir
personelin yanlış muhakeme yapması veya mevzuatı yanlış yorumlaması
kamu müteahhitlerini sıkıntılı durumlara sevkedebilmektedir. İdari personel
dışında kamu müteahhitlerinin de yeterli bilgi ve donanıma kavuşabilmesi
için üniversitelerin , kamu kurumlarının
da zaman zaman eğitim programları açmaları son derece faydalı olacaktır.
4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu ve ikincil mevzuatlara göre yapılan ihalelerde sınır değer
katsayıları bulunmaktadır. Genellikle üst yapı işlerinde N=1 altyapı işlerinde
N=1,2 olarak uygulanmaktadır. Burada amaç işin yapılabilirliğinden ve
kalitesinden ödün verecek fiyat oluşumlarının önüne geçmektir. N=1
katsayısının 1,2 ‘ye oranla daha ihtiyatlı olduğu matematiksel bir
gerçektir. Birim fiyat üzerinden ihale edilen altyapı işlerinde tüm
projeleri hazır olan ve anahtar teslim götürü bedel üzerinden ihale edilen üst
yapı işlerine nazaran daha geniş bir bantta fiyat aralıkları oluşabiliyor.
Üstelik bu durumun sebebi çoğunlukla baştan yapılan yanlış kabuller ve hesap
hataları olabiliyor. Bu durum pek çok kamu müteahhitinin karşılaştığı
hatta bazılarının iflasına edimin ise yarım kalmasına neden olmaktadır.
Günümüzde bazı kamu kurum ve kuruluşları Bakanlar Kurulu kararı ile alt yapı , üst yapı ayrımı gözetmeksizin
tüm ihalelerin N=1 sınır değer katsayısını kullanmaktadır.(DSİ, İller Bankası,
KGM , TCDD vs.). Bu uygulama sonucu fesih olan işlerin sayısının azaldığı
ortadır. Kamu kaynaklarının verimli kullanılması adına Tüm kamu ihalelerinin
N=1 katsayısı ile yapılması Kamu Müteahhitleri açısından faydalı bir
uygulama olacaktır.